Loading...

Franz Kafka Hayatı


Doğuştan şanssız

Franz Kafka, Almanca konuşan Yahudi bir ailenin çocuğudur. 3 Temmuz 1883’te Prag’da Hermann ve Julie Kafka’nın altı çocuğunun ilki olarak dünyaya gelmiştir. İki erkek kardeşi daha bebekken ölmüştür. Üç kız kardeşinin de Nazi zulmü altında toplama kamplarında öldüğü bilinmektedir.

Kilometre taşı 1: Çocukluğu

Kafka kötü bir çocukluk dönemi geçirdi. Özellikle de babasıyla hiç anlaşamadı. Kafka üzerindeki baba baskısı çocukluk yıllarından başlayıp uzun bir süre devam etti. Babasına karşı beslediği tek duygu -eserlerinden de anlaşılacağı üzere- nefretti. Almanca konuştuğu için Çekler tarafından, Yahudi olduğu için de Almanlar tarafından sevilmedi.

Bir hukukçu yetişiyor

Lise eğitimini 1901 yılında başarıyla tamamladı. 1901’den 1906’ya kadar Prag’daki Karl-Ferdinand Üniversitesi’nde öğrenim gördü. Sonra hukuk okumaya karar verdi. Beş yıllık hukuk eğitiminden sonra Albert Weber’in yanında ücretsiz hukuk stajı yapma şansını buldu ve ceza hukuku alanında ilerleme kararı aldı.

Kilometre taşı 2: Babasıyla ilişkisi

Kafka’nın yaşamının en önemli noktasıdır babasıyla olan ilişkisi. Kafka’nın tüm yaşamında ve eserlerinde doğrudan etkisini görebiliriz bu zorba adamın. Bu ilişkiyi ve babasına karşı hislerini Kafka anlatsın:

Asker selamı vermeyi ve asker gibi yürümeyi becerdiğim zaman desteklerdin beni, ama ben geleceğin askeri değildim ya da iştahla yemek yiyebildiğim, hatta yanı sıra bir bira da içebildiğim zaman desteklerdin ya da anlamadığım şarkıları tekrar edebildiğim veya senin en sevdiğin lafları senin peşinden geveleyebildiğim zaman, ama bunların hiçbiri benim geleceğimin bir parçası değildi. Ve aslında bugün bile, herhangi bir konuda, ucu ancak sana da dokunuyorsa, zedelediğim veya benim şahsında zedelenen (Örneğin Pepa beni azarladığı zaman) senin onurunsa destekliyorsun beni. O zaman destekleniyorum, bana değerim hatırlatılıyor, yapmaya hakkım olan hamlelere dikkatim çekiliyor ve Pepa mutlak bir biçimde mahkûm ediliyor. Ama şimdiki yaşımda artık desteğine neredeyse hiç ihtiyaç duymadığımı bir kenara bıraksak bile, ancak öncelikle söz konusu olan ben değilsem, gelen desteğin bana ne faydası olacak? (Babaya Mektup)

Veeeeeeeeeee Max Brod’la tanışma

Franz Kafka 1907’de “Assicurazioni Generali” adlı İtalyan bir sigorta şirketinde çalışmaya başladı. Kafka’nın Max Brod ile tanışması ve dost olması aynı yıllara rastlar. Max Brod sayesinde edebiyat dünyasına giren Kafka, Felix Qeltsch, Oskar Baum ve Franz Werfel gibi önemli edebiyatçılarla tanıştı. Brod, Kafka’nın hayatındaki en önemli kişilerden biriydi ve onun için bir dönüm noktasıydı.

“Elde var hüzün” hikâyeleri: Kadınlar

Beklendiği üzere Kafka’nın hayatına birkaç kadın girmiştir. İlki iki kez nişanlanıp bir türlü evlenemediği Felice Bauer’dir. (Bkz. Sevgili Felice’ye Mektuplar) 1920 yılında ise Kafka, Milena Jesenka ile mektuplaşmaya başladı. Evli olan Milena ile mektuplaşmaları -birlikteliklerinin imkânsızlığına rağmen- yıllar sürmüştür. (Bkz. Milena’ya Mektuplar) Son olarak da bir bebek bakıcısı olan Dora Diamant. Kafka’nın ölmeden önce adını andığı bir kadındır Dora. (Bkz. Yukarıdaki fotoğraf)

D&R

 

http://d37x3mfndmu0en.cloudfront.net/Neytiv_logo.svg

 

 

Bir dışlanmışlık bildirisi: Dönüşüm

Bu kitap Kafka’nın en bilinen, en popüler kitabıdır. Babasının hayatındaki etkisini en çok bu kitabında hissederiz. Kitapta bir anda böcek olarak uyanan kişi Kafka’dan başkası değildir. Kendini bir böcek olarak tasvir etmiştir. Çünkü Kafka babasının gözünde bir böcekten daha fazlası değildir. Böceğe dönüştüğü sabah bile işe nasıl gideceğini düşünen bir karakter (Gregor Samsa) yaratarak, içinde bulunduğu sosyal koşulları olağanüstü bir şekilde yansıtmıştır okuyucuya. Kitapla ilgili bir karikatüre şuradan erişebilirsiniz.

idefix

 

http://d37x3mfndmu0en.cloudfront.net/Neytiv_logo.svg

 

 

Dava: Yargılanıyorsam kesin bir suçum vardır!

Diğer kitaplarındaki gibi sıradışı bir girişi vardır bu kitabın da. Bir sabah uyandığında sebebini bilmediği bir suçtan dolayı dava edildiğini öğreniyor Joseph K. Bir sabah uyandığında bir böceğe dönüştüğünü fark eden Gregor Samsa’ya ne kadar da benziyor değil mi? Bitmeyen suçluluk psikolojisi, benlik algısında kırılma, kendi kendini ötekileştirme Kafka’nın vazgeçilmezleri zaten.

 

http://d37x3mfndmu0en.cloudfront.net/Neytiv_logo.svg

 

 

Bürokrasiye lanet: Şato

Kafka’nın, o öldükten sonra yayınlanan kitabıdır Şato. Kitabı tamamlayamadan ölmüştür. Bu kitapta da kadastrocu olan K’nın bir okulda hademe olarak işe başlaması ve yüksek bir mevkiye ulaşabilmek için bürokrasiye karşı verdiği mücadele anlatılmaktadır. Yine kendisinden yola çıkarak yarattığı bir romandır bu.

idefix

 

http://d37x3mfndmu0en.cloudfront.net/Neytiv_logo.svg

 

 

Bir aşkın anatomisi: Milena’ya mektuplar

Hiçbir zaman kavuşamadığı Milena’yla (çünkü Milena evliydi) mektuplaşmalarından oluşur bu kitap. O yazışmalardan birisinde şöyle yazmıştır:

Ah Milena! Denize düşmüşüz sanki, elimizde olmadan oradan oraya sürükleniyoruz. Boğulmuyorsak, bu da kötülük olsun diyedir.

(Şimdi elinizdeki mouse’u bırakın ve ayaklarınızı uzatıp düşünün. Sonra gelin ama. Bitmedi daha.)

40 yaşında ölmek…

1917 yılının ağustos ayında bir gece Kafka’nın ağzından kan gelir. Akciğer kanseri teşhisi konulur Kafka’ya. 1918’de gribe yakalanır. Gırtlağına kadar ilerleyen kanser yüzünden artık konuşma yetisini de kaybetmiştir Kafka. Hastalık çok ilerlediği için cerrahi müdahale de yapılamaz ve 3 Haziran 1924 tarihinde hayata gözlerini yumar. Kendisinden sonra ölen annesini ve babasını da -dalga geçer gibi- Kafka’nın gömüldüğü mezara defnederler. Yani Kafka öldükten sonra bile kurtulamamıştır babasından.

“Eserlerimi yak”

Kafka en yakın arkadaşı Max Brod’a, ölümünden sonra tüm eserlerini yakmasını söylemiştir. (Ek bilgi: Max Brod, Nazi istilasından sonra eserleri İsrail’e kaçırmıştır.) Bunun temel sebebinin, Kafka’nın artık kronik hale gelen özgüven problemi olduğu söylenmektedir. Kendisine o kadar güvenmiyordur ki, iyi bir yazar olmadığını, eserlerinin bir *oka yaramadığını düşünüyordu belki de. Ya da belki de onun için bir şeyler yazmak sadece ve sadece bir hayatta kalma dürtüsüydü. Yazarak yaşayabiliyordu belki de, kim bilir… Bir belgede Kafka şunları yazmıştı:

Ortaya koyduğum bütün eserlerden sadece şu belirttiklerim geçerlidir: Yargı, Ateşçi, Dönüşüm, Ceza Kolonisi, Köy Hekimi; hikâyelerimden ise Açlık Sanatı. (“Gözlem”in bir örneğinin kalmasını istiyorum, kimse bu hikâyeyi yok etme zahmeti çekmesin, fakat onun yeni basımının olmasını da istemiyorum.) Bu belirttiğim beş kitabın ve hikâyenin geçerli olduğunu söylemem, kesinlikle onların yeniden basılıp, yayımlanması anlamına gelmesin. Aksine ben bu eserlerin hepsinin yakılıp yok edilmesinden yanayım. Eğer bu kitaplara ulaşmak isteyenler varsa onlara da engel olamam.

Yıkım sonrası

Max Brod 1945’te eserleri sekreteri Ester Hoffe’ye göndermiştir. Hoffe’ye gönderilen eserlerin bir kısmı belli bir para karşılığı Londra’daki bir edebiyat arşivine kaldırılmıştır. Diğer el yazmalarını ise Hoffe, kızları Eva ve Ruth Hoffe’ye göndermiştir. (İlerleyen yıllarda, Kafka Yahudi olduğu için İsrail de bu eserler üzerinde hak iddia etmiştir.)

 

Kafkaesque (Kafkaesk)

“Kafkavari” anlamına gelir ve Kafka’nın ne derece orijinal bir yazar olduğunu gösteren kavramdır bu. Kitaplarındaki karakterlerin, olayların ve bu karakterlerin ruh hallerinin -o dönemde- gerçek dünyada bir karşılığı olmadığı için ortaya çıkmıştır bu kavram. Tam olarak gerçeklikten kopmanın, kişinin -içinde bulunduğu koşullara bağlı olarak- kendi yarattığı dünyada boğulmasının tasviridir. (Gerçi Jesse “bitch” Pinkman muhtemelen ne anlama geldiğini bilmiyor. Yanındakilerin de bilmediği yüzlerinden belli zaten.)

Kafka Müzesi

Kafka’nın Prag’daki evi müze haline getirilmiştir. Ticari amaçla böyle bir girişimde bulunulduğu yönünde eleştiriler alan müze hakkında detaylı bilgiye şuradan ulaşabilirsiniz.

Üzerine konferans düzenlenecek kadar

1963 yılında Prag’daki Liblice Şatosu’nda Kafka üzerine uluslararası bir konferans düzenlenmiştir. Konferansa Roger Garaudy, Ernst Fischer gibi yazarlar katılmıştır.

Onu en iyi tanıtan kitap (mı?)

Gustav Janouch’un bir kitabı bu. Babası Kafka’yla arkadaş olan Janouch’un, Kafka’yla yaptığı konuşmalardan oluşuyor bu kitap. Kafka’yı daha iyi tanımak açısından iyi bir tercih olabilir (Kafka’nın kitaplarını okumak haricinde elbette). Bu kitapla ilgili şurada biraz daha bilgi bulabilirsiniz.

Çizgilerle Kafka

Kafka’nın Dava’sının çizgi romanı bu da. Okuması eğlenceli bir eser.

Franz Kafka’s It’s a Wonderful Life

1995 yapımı Oscar ödüllü bir kısa film.

Kentler ve Gölgeler: Prag

Prag’ın ve -kaçınılmaz olarak- Kafka’nın anlatıldığı bir belgesel…

Piotr Dumala’dan Franz Kafka kesitleri

Piotr Dumala’nın bu 16 dakikalık animasyonu, Kafka’nın hayatından kesitler sunuyor.

Kafuka: Inaka Isha

“Kafka: A Country Doctor” adıyla da bilinen 2007 yapımı kısa film. Koji Yamamura’nın yönetmenliğini yaptığı bu film, Kafka’nın öyküsüne birebir bağlı kalmasıyla, hikâyedeki tasvirleri olduğu gibi yansıtmasıyla ünlü.

Google Kafka’yı unutmadı

Doğumunun 130. yıldönümünde Google da Kafka’yı unutmamış, onun için bir doodle hazırlamıştı. (Bu yıl dönümünde biz de unutmadık.)

Kafka anıtı

Prag’da (Prag demek Kafka demek olunca) bir heykeli bulunmaktadır.

 

Kafka Cafe – Cafe Kafka – Kafka Cafe Pub

Üç farklı mekândan söz ettiğimiz için her üçünü de yazmayı uygun gördük başlığa. Kafka Cafe Beşiktaş’ta, Cafe Kafka Kadıköy’de bulunmaktadır. Beşiktaş’taki Alkım Kitabevi’nin içindedir, Cafe Kafka da Kadıköy’dedir. Kafka Cafe Pub ise Ankara’da Olgunlar Sokak’tadır.

 

Romandan bilgisayar oyununa

Evet, şaşırtıcı ama Rus oyun tasarımcısı Mif2000 Kafka’nın romanlarını bilgisayar oyunlarına uyarlamış. Şuradan detaylı bilgi alabilirsiniz.

 

Kafka’yı bi rahat bırakmayan adam

Bu kişi tabii ki Umut Sarıkaya. Belli aralıklarla çizdiği Kafka karikatürleriyle Kafka’yı tam da unuttu unutacak olan bizlere “Olm manyak mısınız, Kafka unutulur mu lan!” diyor. Onun sayesinde her an yanımızda, aklımızda oluyor bu büyük yazar. Kendisi de bunu kabul ediyor zaten.

 

Romandan sinemaya Kafka

Elbette sinemaya uyarlanan romanları da var Kafka’nın, olmazsa olmazdı zaten. Bunlardan birisi Inaka Isha / A Country Doctor idi. Diğer filmlere şu linkten erişebilirsiniz.

 

Cemal Süreya’dan Kafka’ya

Cemal Süreya, Göçebe adlı şiirinde -kitabın da adıdır aynı zamanda- öyle güzel bir yerde kullanmıştır ki Kafka’yı, âşık eder insanı kendine bir kez daha.


Bir mezarın doğurduğu iştahlı bir çocuktur Anadolu şiiri

Ey şiir arayıcısı ey esrik kişi
Şu son dönemecini de aşınca gecenin
Doğacak gün artık gündüze ilişkin değil
Bu ağartı ancak yürekle karşılanabilir
Bütün iş orda işte, ordan usturuplu geçmesini bil
Tutsaksan ellerin sıvışır gider zincirlerinden
Ve balyozla vursalar mısralarına
Soylu bir demir sesi yükselir
Soylu büyük ve mavi bir demir sesi

 

Ellerim gece yatısına çağrılmış
Ve
Telaşsız görünmeye çalışan bir Kafka gibi

Modern dünya edebiyatının en özgün yazarlarından biri olan Franz Kafka'nın hayatına dair pek fazla bilinmeyen şeyler.

 

1 - her zaman olduğu gibi, yine genel algıyı düzeltmekle başlayalım: kafka'nın yapıtları karamsar ve boğucu olabilir; ama yakın dostları max brod ve gustave janouch'un özellikle vurguladığı gibi kendisi böyle biri değildir. her ikisi de kafka'nın aslında neşeli ve espirili bir insan olduğunun altını çizerler. hatta dava adlı romanının taslaklarını dostlarına bizzat kendisi kahkahalar eşliğinde okurmuş. gerçi kafka'nın sadece yapıtları değil, özel mektuplarına da karamsar hava hakimdir. belki de bunun tek açıklaması, ortamlarda mutluyum dersin kim bilecek modunda takılması ve sorunlarını konuşarak değil, yazarak dışa vurmayı tercih etmesi olabilir.

2 - kafka'nın aile yapısı dostoyevski ile büyük benzerlik taşımaktadır. dostoyevski'de olduğu gibi, onun annesi de hassas ve duygusal; babası sert ve güçlü bir karaktere sahiptir. babası hermann kafka bu yönleriyle franz'ın gözünde adeta bir ölçü sembolü olmuştur. haliyle kafka, hayatı boyunca babasının gölgesini üstünde hissetmiş ve bu nedenle özgüven sorunu yaşamıştır. bu özgüven sorunu, cinsel ve duygusal hayatına da etki etmiştir. romanlarındaki otorite takıntısı da yine baba kaynaklı olabilir. babası ile ilişkisini özetleyen en iyi metin, kendi eliyle babasına yazdığı ve hiçbir zaman yollayamadığı uzun mektubudur. gerçi felix guattari ve gilles deleuze ikilisi bunu farklı yorumlar. onlara göre suçlu baba değil, kafka'nın bizzat kendisidir. kafka'da güçlü olana itaat etmeye yönelik arzu olduğu inancındadırlar.

3 - babası sadece güçlü ve otoriter yapısı ile değil, heybetli duruşuyla de kafka'da hep bir eziklik hissettirmiştir. hatta bu konuda acı bir deneyimi de meşhurdur. bir gün baba-oğıul yüzmeye giderler. soyunma kabinine girdiklerinde franz kafka, babasının devasa vücut yapısını görünce ürker ve kendi çelimsiz vücudundan öylesi utanır ki, kabinden adımını dışarı atamaz. bu arada fotoğrafta bıyıklı olan kişi babası değil, en yakın dostu max brod'dur. ayrıca kafka'nın "çekmesene şapşal şey" pozu da gözlerden kaçmamıştır. *

4 - kafka, ailesi bakımından pek talihsizdir. daha önce babasının baskısından bahsetmiştik. iki erkek kardeşi ise, kafka henüz çocukken ölmüşlerdir. içlerinde en sevdiği aile üyesi ottla da olmak üzere, üç kız kardeşi de toplama kamplarında katledilmiştir. belki kafka veremden ölmeseydi, o da bu kampların kurbanı olacaktı.

5 - kafka, yaşadığı dönemde araf'ta kalmış biridir. almanca konuştuğu için çekler; yahudi olduğu için almanlar ondan pek haz etmemiştir. yaşadığı dönemde yalnızlığa mahkum olmasının temelinde bu da etkilidir.

6 - kafka, tıpkı diğer iki büyük yazar tolstoy ve dostoyevski'de olduğu gibi, tip itibariyle çelimsiz ve çirkin biridir. bence onun çirkinliğinin kaynağını annesinin yakışıklılığındaaramak gerekir. * * *

7 - madem çelimsizliğinden girdik, buradan yürümeye devam edelim. iddialara göre kafka, döneminde moda olan nudist etkinliklere de katılmış. hatta bir nudist terapi merkezine gitmiş. ama vücut olarak oldukça zayıf olduğundan, herkes çıplakken o mayolu geziyormuş. hatta etraftakiler de ona "mayolu adam" lakabı takmış. açıkçası, kafka gibi çekingen bir adamın böylesi etkinliklere katılabileceğini pek düşünmüyorum. haliyle, bu anekdotun uydurma olma ihtimali yüksek.

8 - malumunuz olduğu üzere, kafka'nın değeri öldükten çok sonra anlaşılmıştır. daha doğrusu ikinci dünya savaşı'nın yarattığı yılgınlık, umutsuzluk ve korku gibi öğeler, onun yapıtlarının yeniden değerlendirilmesini sağlar. bu nedenle sadece sıradan okurlar değil, yaşadığı dönemin ve edebiyat tarihinin en saygın eleştirmenlerinden olan györgy lukacs da kafka'nın değerini sonradan anlayanlardan biridir. ama lukacs ,onun değerini bizzat yaşadığı bir olay sonrasında anladığını belirtmiştir. ilgili olay için: #15110169

9 - kafka'nın öldükten sonra ünlendiğini söylemiştik. onu dünyaya tanıtanlar ise özellikle fransa’da, ilkin sürrealist andre breton, daha sonra varoluşçular camus ve sartre olmuştur. malumunuz bu varoluşçuların gözde yazarı dostoyevski ve gözde kitabı yeraltından notlar idi. kafka ise onların yabancılaşma teması üstüne yoğunlaşmalarını sağlamıştır. bu nedenle ona, varoluşçuluğun öncülerinden biri gözüyle de bakılır. yapıtları almanya'da ancak ikinci dünya savaşı'ndan sonra, yani 1950'lerde tam olarak yayımlanır. anavatanı çek cumhuriyeti'nde ise daha geç tarihlerde yayımlanmış.

10 - kafka'nın sadece dostoyevski'yle değil, victor hugo ile de ortak noktası vardır. her ikisi de genelevlerin sadık müşterisi imiş. hugo'nunki kesin bilgi. hatta hugo'nun cenaze töreninde, müdavimi olduğu genelevin fahişeleri kadınlık organlarının önüne siyah kurdela takarak yürüyüş yapmış *. ama kafka'nın genelev tutkusu bir iddiadan ibaret. zira onun seks konusunda biraz takıntılı biri olduğu biliniyor.

11 - kafka, hiçbir partiye ya da örgüte üye olmamasına rağmen bilindiği kadarıyla bir sosyalisttir; hatta anarşistlere sempatisinin olduğuna dair ibareler de vardır. gençlik arkadaşı ve liseden dostu hugo bergmann’a göre genç kafka görüşlerini sergilemek için ceketinin yaka deliğinde kızıl bir karanfil taşıyordu. en yakın dostu max brod ise, kafka'nın liberter, anti-militarist ve ruhban-karşıtı toplantılara katıldığını, ama pek konuşmadığını ve bu nedenle adının "suskun"'a çıktığını belirtiyor. diğer arkadaşı gustav janouh'a göre ise kafka, en önde gelen anarşistler olan kropotkin, bakunin ve proudhon'u pek severek okumuş, görüşlerini mantıklı bulmuş ve hatta üyesi olmamakla birlikte çeşitli anarşist grupların toplantılarına katılmıştı.

12 - kafka gibi bir adamın düşleri de normal olması beklenmezdi tabi. işte bazı ilginç düşleri:

- babasıyla ilgili gördüğü düşte, düş süresince insan dışkılarına bakar durur.
- yine babasıyla ilgili bir başka düşü kafka'nın ağzından aktaralım: "babamın adeta kuş gibi çevik adımlarla çıkmaya başladığı hayli dik bir duvar yükseliyor, duvarı çıkarken babamın bacakları adeta havada uçuyordu [... ] yukarıya ancak büyük bir zahmetle, emekleyerek, altımdaki duvar gittikçe daha da dikleşiyormuş gibi sık sık geriye kayarak tırmanabildim. sonra işin tatsız yanı, duvarın insan pisliğiyle dolu olmasıydı, yumak yumak topaklar üstüme yapışıp kalıyordu." yani bu rüyada da baba-dışkı kavramları örtüştürülüyor.
-milena ile ilgili bir düşü de yine kendi dilinden verelim: "yan yana oturuyoruz... sen itiyorsun beni, ama kızmadan, gülerek”...bu rüya, kafka-milena ilişkisini az çok bilenler için onların ilişkisinin özeti niteliğindedir.

13 - kafka'nın felice, milena ve dora olmak üzere üç ciddi ilişkisi olmuştur. ilk aşkı felice ile çalkantılı bir ilişkisi olmuş; onunla iki kere nişanlanmış ama bir türlü evlenememiştir. sonrasında evli bir kadın olan milena ile mektuplaşmaya başlamış ve bu mektuplaşma yıllar sürmüştür. son olarak ise bir bebek bakıcısı olan polonyalı dora ile nişanlanmıştır. dora ile birliktelikleri kafka'nın ölümüyle son bulmuştur.

Milena & Kafka

 

14 - ancak kafka'nın ölümünden sonra, gizli ilişkileri hakkında ortaya çok fena bir iddia atılmıştır. iddiayı dile getiren ise iki kere nişanlandığı kız arkadaşı felice'nin en yakın arkadaşı grete bloch'tur. kafka ve bloch'un uzun süre mektuplaştığı bir gerçek. ancak grete'ye göre, ilişkileri mektuplaşmanın çok ötesinde. kafka öldükten sonra, grete ondan bir çocuğu olduğu iddiasıyla edebiyat ve sanat dünyasını sarsmış. kafka gibi çekingen bir adamın, en yakın iki kız arkadaşı birden idare etmesi ve hatta birisinden çocuk sahibi olması, takdir edersiniz ki inanılması zor bir iddiadır. gerçi, bloch'un iddia ettiği çocuğu daha 1921'de ölmüş (yani kafka'dan da önce) ve üstelik kafka'nın bu çocuktan haberi bile olmamış. haliyle bu iddia ispatlanamadı ama ilişki yaşadıkları kuvvetle muhtemel. bu arada, kafka'nın çoğu yakını gibi (üç kızkardeşi, sevgilisi milena vb) grete de naziler tarafından kamplarda öldürülmüş.

15 - kafka'nın dora ile ilişkisi gayet ciddiydi. hatta birlikte filistin'e yerleşip bir restoran açmayı bile düşünmüşler. iddialara göre, birlikte açacakları bu restoranda dora aşçı olacaktı, kafka ise baş garson! ancak kafka'nın verem nedeniyle ölmesi planlarını gerçekleştirmelerine engel olmuştur.

16 - milena ile olan ilişkisi en sarsıcı ve derin olanıydı. milena, kafka'nın yapıtlarını çek diline çeviren kadındı. ama şüphesiz, kafka gibi bir dahinin aşık olduğu kadın bundan ibaret değildi. milena bir çevirmen, gazeteci, köşe yazarı, varoluşçu felsefeye inanan bir entelektüel ve anarşist ruhlu aktivist biridir. aynı zamanda onlarca kişiyi gestapo'nun elinden kurtaran bir kahramandır *. kafka ve milena, bu çeviriler vesilesiyle mektuplaşmaya başladılar. sonra bu mektuplaşmalar giderek aşka dönüştü. ama milena evli bir kadındı ve bu da aşklarını imkansız kılıyordu. üstelik milena ve kafka farklı şehirlerde yaşıyordu. işte bu umutsuz durum kafka'yı ciddi anlamda yıprattı. milena ve kafka, sadece üç kere buluşabildiler. zaten üçüncüsü kafka'nın mezarı başındaydı. zira milena'nın, kafka'nın ölümünden sonra mezarı başında günlerce beklediği iddia edilir. milena, onlarca kişiyi nazilerin elinden kurtarmasına rağmen kendisini kurtaramamış ve savaşın bitimine sadece bir yıl kala, 1944 yılında toplama kamplarında katledilmiştir. ama tarih, böylesi dolu dolu yaşayan kadın hakkında sadece "kafka'nın yasak aşkı" olarak bahseder.

17 - şato adlı romanında, kimisi bürokrasinin ve büyük çoğunluk ise tanrının simgeleştirildiğini düşünür. ama başta felix guattari ve bruno shulz olmak üzere birçok kişi, bu romanın aslında milena olan ilişkisini simgelediğini iddia eder. kafka'nın milena ile olan ilişkisinin etkisinde böyle bir eser yazdığını düşünürler. bence bu iddialarda haklılık payı da mevcut. çünkü kafka da milena'ya bir türlü ulaşamaz.

18 - evet, kafka belki en çok milena'yı sevmişti; ama tüm hayatı boyunca onu darmadağın eden olay, felice ile ikinci kez nişanı bozmasıymış. ikilinin daha önce iki kere nişanlandığını söylemiştik. işte bu ikinci nişanlılık döneminde, 1917 aralık ayının sonunda iki nişanlı prag’da kesin olarak ayrılırlar. felice berlin’den, kafka da zürih’ten gelip prag’da buluşmuşlardır. 27 aralık'ta ayrılırlar ve felice geri döner. felice'nin ayrılışından hemen sonra kafka, dostu max brod’un bürosuna gider. brod şöyle anlatır bu olayı: "az önce trene kadar geçirmişti f.’yi. yüzü bembeyaz, sert ve gerilmişti. birdenbire ağlamaya başladı. bu onu ağlarken ilk görüşümdü. hiçbir zaman unutmayacağım bu sahneyi, yaşadıklarım arasında en korkunçlarından biridir bu sahne. çalıştığımız yer, toz toprak içinde, iğrenç mi iğrenç, kişisellik izi taşımayan resmi bir yerdi... kafka doğru bana, çalıştığım odaya gelmişti, mesai saatiydi. masamın yanında dilekçe sahipleri, emekliler, haklarında bir şikayet bulunan kişiler için konulmuş olan küçük koltuğa çöküverdi. ve hüngür hüngür ağladı orada. hıçkıra hıçkıra. 'böyle bir şeyin olması, ne korkunç değil mi?' dedi. yanaklarından süzülen gözyaşlarının ardı arkası kesilmiyordu; onu asla bir daha böylesine umarsız, böylesine kendini dağıtmış bir halde görmedim." kafka ise günlüğüne, "duygusuzun tekiyim ben... öyle bir haksızlık yaptım ki, bu yüzden zavallı kız işkence çekiyor, işkence aletini kullanan da benim" şeklinde bir not düşer.

Franz Kafka , 3 Temmuz 1883'te Çek Cumhuriyeti'ndeki Bohemya Prag'da orta sınıf Almanca konuşan Yahudi bir ailede dünyaya geldi.

Franz Kafka, 5 yaşında
Franz, 5 yaşında
Franz altı çocuğun en büyüğü oldu. Gençlik döneminde ölen iki genç kardeş ve hepsi toplama kamplarında yaşamını yitiren üç küçük kız kardeş (Gabriele (1889-1941), Valerie (1890-1942), Ottilie (1892-1943)) vardı.

Babası Hermann Kafka (1852-1931), öfkesini oğlu yönünde yönlendiren ve edebiyata kaçışına karşı saygısızlık eden büyük, rahatsız edici, ağırbaşlı bir iç tiran olarak nitelendirildi.

Kafka'nın babası, kendisini 15 kişiye kadar çalışan, bağımsız bir erkek ve bayındırlık eşyası ve aksesuar perakendecisi olarak kuran bir işadamı idi.

Bütün hayatını Kafka, onun egemen babasıyla tereddüt etmeye çalıştı.

Kafka'nın annesi Julie (1856-1934) müreffeh bir biranın bir kızıydı ve kocasından daha iyi eğitilmişti. Kocasının işini yönetmesine yardımcı oldu ve günde 12 saat kadar çalıştı. Çocuklar büyük ölçüde bir grup mürid ve hizmetkâr tarafından yetiştirildi.

Eğitim

1889-1993 yılları arasında Franz, Prag'daki ilkokul öğrencisi Deutsche Knabenschule'ye gitti. Çek tarafından değil, babasının sosyal gelişme isteğini gösteren Alman okullarına gönderildi. Onun Yahudi yetiştirme çoğunlukla bar mitzvah ile sınırlıydı ve babası ile sinagoga giderken yılda dört kez gitmeye devam etmedi.

1901'de sekiz sınıf seviyesindeki titiz klasik odaklı orta öğretim Altstädter Gymnasium'dan mezun oldu. Okulda iyi geçti, Latin, Yunan ve tarih dersleri aldı.

Franz Kafka, 23 yaşında
Hukukun Doktoru, 23 yaş
Ortaokuldan sonra Charles Ferdinand Üniversitesi'ne gitti, ilk başta kimya dersi vermeye karar verdi ancak iki hafta sonra kanuna geçti. İlk yılının sonuna doğru, yasayı okuduğu gazeteci Felix Weltsch'le birlikte, kendisinden daha genç bir öğrenciyle karşılaştı Max Brod, hayatının boyunca yakın arkadaşı olacaktı.

Kafka, 18 Haziran 1906'da Doktor Doktoru derecesini almış ve sivil ve ceza mahkemelerinde kanun memuru olarak ödenmeyen bir mecburi hizmet yılı gerçekleştirmiştir.

İş

1907'nin sonunda Kafka, neredeyse bir yıldır kaldıkları büyük bir İtalyan sigorta şirketinde çalışmaya başladı. O dönemdeki yazışmaları, çalışma saat çizelgesinden - saat 8'den (20: 00) saat 6'ya kadar (06: 00) memnun olmadığına tanıklık ediyor - çünkü yazıları üzerinde yoğunlaşması son derece zorlandı. 15 Temmuz 1908'de istifa etti ve birkaç hafta sonra Bohemya Krallığı için İşçi Kaza Sigortası Enstitüsü ile daha uygun bir istihdam buldu. Hastalık sebebiyle emekli olan Temmuz 1922 yılına kadar orda çalıştı.

Sık sık işine sigorta memuru olarak "ekmek işi", sadece faturaları ödemek için yapılan bir işti. Ancak, kariyeri boyunca aldığı çeşitli promosyonların çok çalışkan bir çalışanı olduğunu ispatladığı için, işine kayıtsızlık işareti göstermedi. Buna paralel olarak, Kafka edebi çalışmalarına da kararlıydı.

Sonraki yıllar

1912'de yaşam boyu arkadaşı Max Brod'un evinde Kafka, Berlin'de yaşayan Felice Bauer ile bir araya geldi. Önümüzdeki beş yıl boyunca, çokça karşılık geldi, bazen bir araya geldi ve iki kez evlenmiş olmak için nişanlıydılar. İlişkileri sonunda 1917'de sona erdi.

1917'de Kafka, özellikle de kız kardeşi Ottla'nın ailesi tarafından desteklendiği sık sık iyileşme gerektirecek tüberkülozdan mustarip olmaya başladı. 1920'lerin başında Çek gazeteci ve yazar Milena Jesenská ile yoğun bir ilişki geliştirdi.

1923'te Berlin'e taşındı ve kendisini ailesinin yazdıklarına konsantre olmaktan uzaklaştırmak istedi. Berlin'de, geçmişi gettoda kaçmak için yeterince bağımsız olan, ortodoks bir Yahudi ailenin 25 yaşındaki anaokulu öğretmeni Dora Diamant ile birlikte yaşıyordu. Dora sevgilisi oldu ve Kafka'nın Talmud'a olan ilgisini etkiledi - bir Yahudi yasası kitabı.

Genel olarak, Kafka'nın tüm yaşamı boyunca klinik depresyon ve sosyal kaygı çektiğine karar verildi. Ayrıca genellikle aşırı stres ve suşlar tarafından getirilen migren, uykusuzluk, kabızlık, kaynar ve diğer hastalıklardan muzdaripti. Bütün bunları, vejetaryen bir diyet ve büyük miktarda pastörize edilmemiş süt tüketimi gibi natüropatik tedaviler rejimi ile karşı koymaya çalıştı.

Bütün bunlara rağmen, tüberkülozu kötüleşti; Prag'a geri döndü ve daha sonra Tedavi için Dr. Hoffmann sanatoryumuna gitti ve burada 3 Haziran 1924'te öldü. Kalıntıları ebeveynlerinin yanında Olsanske'deki Prag'daki Yeni Yahudi Mezarlığında iki metrelik bir dikilitaşın yanında gömüldü.

Franz Kafka'nın mezarı, Prag
Kafka'nın dinlenme yeri, Prag


Cihelná 635/2b, 118 00 Malá Strana, Çekya
+420 257 535 373