Loading...

Neden Kafka



Kafka üzerine incelemerde bulundugumuzda karamsar içine kapanık olduğunu görürüz.Her donem için geçerli söz konusu olan günümüz toplumumuzda yabancılaşma kavramı buram buram içimizde mevcuttur.Kavga dövüş ve birbiri ardına sürecek olan yıkımlar bunları bir kenara koyalım dünya üzerinde tek başına kalanların akıbeti ne olacak işte Kafka bu yüzden çok önemli bir unsur Kafka farklı anlatımlarda söz konusu olan yaşam olunca bazı endişeleri olan bir yazarimizdir.Toplumda içine kapanık olan ve yahudi diye kimlik takılan tipik çarpık inançlardan ötürü Kafka çok zir günler yaşamış Kafka dava romanında suçsuz yere gözaltına alınan Josef k'nin hikayesi alıp bizi başka diyarlara götürüyor.Kafka oncelikle fikir babası oz babası olan Herman kafkadir.Bencil egoist ve tüm yıkılmış ligi ile Kafka üzerinde etkisi büyüktür.

Kafka Üzerinde Max Brod Önemi

Max Brod Kafka'nın yakin arkadaşıdır.Nice Üzerinde bir tartışma sonucu tanıştığı için onu daha derinden bahsetmek gerekir.Kafka Nice üzerinde şüpheleri olan birisi max'a gore nice dürüst ve namuslu olarak soyler.Kafkaya gore nice bir sahtekardir Yalancılık olile geçimini sağlayan bir paranoyaktir.Bu tartışma yaklaşık 3-4 gün sürer Kafka artik Max brod'un yakin arkadaşı olmuştur.Hastalığı sürecinde kafkaya ait herşeyi Max brod'a bırakır ve eserlerinin yakılmasını şart koşar.Max'a göre eserlerinin yakılmaya değil değerlenmeye ihtiyacı vardır.Kafka ölümünden hemen sonra eserlerini toplar ve kafka efsanesinin doğmasına sebebiyle olur.Kafka'ya ait mektuplar demeçler notlar hepsi hemen hemen hepsi max'in elinde birer şaheser olarak sunulur.

Kafka Hayali Neydi?

Kafka bir edebiyatçı olmak istiyordu Babasına gore edebiyatcilik fakirlikten başka hicbir şey değildi.Babasının baskisinin sebebi sonucu hukuk okur Prag'da kral Ferdinand üniversitesinde eğitim tahsilini tamamlar ve üniversite bitirdikten sonra babasının fabrikasında çalışmaya başlar ama babası gücü ve otoriter baskisi sebebiyle kafka dışarda bir sigorta şirketinde ise girer.Kafka gündüzleri çalışıyor gece Yazıyordu.

İnsanlara mesafeli topluma mesafeli ve kendi oz benliğine mesafeli olan Kafka oz kisiligimizin asıl olan hassasiyet noktasının bulunması için uğraşıyordu.

Neden Kafka Dediğimizde üretkenliği hep olmuştur.Edebiyat Tarihinde çok erken yaşta kaybettiğimiz değerler var.Bunların başında en verimli olduğu çağda hayata gözlerini yuman saygıdeğer Franz Kafka hep 42 yasında olusu bizi duygulandiriyor.

İçinde tuhaflığı cezbettigi ce eserlerinin büyük bölümü buhran yıllarını anlattığı için önemli bir eserci olmuştur.Toplumu baz alıp devamlı örgütleyicisi konumunda oluşan Kafka önder hissi oluşmuş eser üretmiş toplumda en uzak köşelere gitmiş lakin Prag ve çevresi aile yapısı onu tam manasında içine hapsetmiş kafka'nin en büyük korkusu şüphesiz babası Herman kafka'dir.Babasının bir fabrikası vardır.Ve bu fabrikada üretim sağlayan insanlar vardır.Babası hermann fabrikada çalışan insanlara tam manasıyla işkence elde ediyordu.Güçlü ve iri yapılı olan Herman kimseden korkmadan ve herkesi yenebileceğini zannettiği kafka'nin babası fabrikada bağıran çağıran insanları eleştiren ve kendi yaptığının doğru olduğuna inanan birisidir.Kafka babasının yaninda her zaman çalışmaktan sıkılan rahat olmayi sevmistir.Kafka içinde bulunduğu durum babasıyla otorite fobisi onu yazmaya itmiştir Bunun bir örnekleri donusum'de olan evrimleşme de tarif etmistir.
Kafka bilindiği üzere romanlar yazan bir kişidir.Popüler olan bir yazar değildir yaşarken ve dışlanmıştır toplumdan hikayelerini yazarken her gün aralıksız roman ve hikaye yaziyor idi.çalışma saatleri Sabah ise gidiyor aksam eve geliyordu.Akşamleyin odasından hic çıkmıyor sürekli olarak daktilo yada defterine yazdigi hikaye sayısı binlerle oluşuyor.Aksam Saat 7-8'de geliyor dersek gece saat 6-7'ye kadar yazar ve okurdu.Sürekli üretken bir insan olduğu için 2-3 saat uyku kafkaya yetiyordu.Çalışma saatleri kisalinca odasında ve yazı masasında daha çok çakıt geçirir.Dışarı nadiren çıkar en cok sevdiği arkadaşı max brod ile hikayelerini paylaştırdı.Çok nadir dışarı çıkar kafede oturmayı çok sevmez en uzak köşede düşünmeyi seçer.Toplumdan uzaklaşmayı seven Kafka babasından korktuğu için genellikle odasından dışarı çıkmaz.

Kafka çok okur idi.Günlük arastirma lari tarih ve coğrafya üzerinde yoğunlaştığı bilinir.Kafka kütüphanesinde her turlu kitap bulunuyor idi.Bu yüzden önemli bir yazar olusu bu yüzdendir.

Kafka insanlara mesafelidir.Genellikle kadınlara yönelik çok farklı ilişkiler yaşıyordu.Kadınlarla özellikle yakınlaşmayı sevmiyor.Mektuplarla anlatırdı.Bu yüzden çekimser bir yazarimizdir.

Kafka çok üretken bir yazarimizdir.Üretkenliği yabancılaşma kavramında idi dava şato dönüşüm adli eserlerinde yabancılaşma kavramını işlemiştir.

Franz Kafka Hakkında Az Bilinen Detaylar
Modern dünya edebiyatının en özgün yazarlarından biri olan Franz Kafka'nın hayatına dair pek fazla bilinmeyen şeyler.
Franz Kafka Hakkında Az Bilinen Detaylar

1 - her zaman olduğu gibi, yine genel algıyı düzeltmekle başlayalım: kafka'nın yapıtları karamsar ve boğucu olabilir; ama yakın dostları max brod ve gustave janouch'un özellikle vurguladığı gibi kendisi böyle biri değildir. her ikisi de kafka'nın aslında neşeli ve espirili bir insan olduğunun altını çizerler. hatta dava adlı romanının taslaklarını dostlarına bizzat kendisi kahkahalar eşliğinde okurmuş. gerçi kafka'nın sadece yapıtları değil, özel mektuplarına da karamsar hava hakimdir. belki de bunun tek açıklaması, ortamlarda mutluyum dersin kim bilecek modunda takılması ve sorunlarını konuşarak değil, yazarak dışa vurmayı tercih etmesi olabilir.

2 - kafka'nın aile yapısı dostoyevski ile büyük benzerlik taşımaktadır. dostoyevski'de olduğu gibi, onun annesi de hassas ve duygusal; babası sert ve güçlü bir karaktere sahiptir. babası hermann kafka bu yönleriyle franz'ın gözünde adeta bir ölçü sembolü olmuştur. haliyle kafka, hayatı boyunca babasının gölgesini üstünde hissetmiş ve bu nedenle özgüven sorunu yaşamıştır. bu özgüven sorunu, cinsel ve duygusal hayatına da etki etmiştir. romanlarındaki otorite takıntısı da yine baba kaynaklı olabilir. babası ile ilişkisini özetleyen en iyi metin, kendi eliyle babasına yazdığı ve hiçbir zaman yollayamadığı uzun mektubudur. gerçi felix guattari ve gilles deleuze ikilisi bunu farklı yorumlar. onlara göre suçlu baba değil, kafka'nın bizzat kendisidir. kafka'da güçlü olana itaat etmeye yönelik arzu olduğu inancındadırlar.

3 - babası sadece güçlü ve otoriter yapısı ile değil, heybetli duruşuyla de kafka'da hep bir eziklik hissettirmiştir. hatta bu konuda acı bir deneyimi de meşhurdur. bir gün baba-oğıul yüzmeye giderler. soyunma kabinine girdiklerinde franz kafka, babasının devasa vücut yapısını görünce ürker ve kendi çelimsiz vücudundan öylesi utanır ki, kabinden adımını dışarı atamaz. bu arada fotoğrafta bıyıklı olan kişi babası değil, en yakın dostu max brod'dur. ayrıca kafka'nın "çekmesene şapşal şey" pozu da gözlerden kaçmamıştır. *

4 - kafka, ailesi bakımından pek talihsizdir. daha önce babasının baskısından bahsetmiştik. iki erkek kardeşi ise, kafka henüz çocukken ölmüşlerdir. içlerinde en sevdiği aile üyesi ottla da olmak üzere, üç kız kardeşi de toplama kamplarında katledilmiştir. belki kafka veremden ölmeseydi, o da bu kampların kurbanı olacaktı.

5 - kafka, yaşadığı dönemde araf'ta kalmış biridir. almanca konuştuğu için çekler; yahudi olduğu için almanlar ondan pek haz etmemiştir. yaşadığı dönemde yalnızlığa mahkum olmasının temelinde bu da etkilidir.

6 - kafka, tıpkı diğer iki büyük yazar tolstoy ve dostoyevski'de olduğu gibi, tip itibariyle çelimsiz ve çirkin biridir. bence onun çirkinliğinin kaynağını annesinin yakışıklılığındaaramak gerekir. * * *

7 - madem çelimsizliğinden girdik, buradan yürümeye devam edelim. iddialara göre kafka, döneminde moda olan nudist etkinliklere de katılmış. hatta bir nudist terapi merkezine gitmiş. ama vücut olarak oldukça zayıf olduğundan, herkes çıplakken o mayolu geziyormuş. hatta etraftakiler de ona "mayolu adam" lakabı takmış. açıkçası, kafka gibi çekingen bir adamın böylesi etkinliklere katılabileceğini pek düşünmüyorum. haliyle, bu anekdotun uydurma olma ihtimali yüksek.

8 - malumunuz olduğu üzere, kafka'nın değeri öldükten çok sonra anlaşılmıştır. daha doğrusu ikinci dünya savaşı'nın yarattığı yılgınlık, umutsuzluk ve korku gibi öğeler, onun yapıtlarının yeniden değerlendirilmesini sağlar. bu nedenle sadece sıradan okurlar değil, yaşadığı dönemin ve edebiyat tarihinin en saygın eleştirmenlerinden olan györgy lukacs da kafka'nın değerini sonradan anlayanlardan biridir. ama lukacs ,onun değerini bizzat yaşadığı bir olay sonrasında anladığını belirtmiştir. ilgili olay için: #15110169

9 - kafka'nın öldükten sonra ünlendiğini söylemiştik. onu dünyaya tanıtanlar ise özellikle fransa’da, ilkin sürrealist andre breton, daha sonra varoluşçular camus ve sartre olmuştur. malumunuz bu varoluşçuların gözde yazarı dostoyevski ve gözde kitabı yeraltından notlar idi. kafka ise onların yabancılaşma teması üstüne yoğunlaşmalarını sağlamıştır. bu nedenle ona, varoluşçuluğun öncülerinden biri gözüyle de bakılır. yapıtları almanya'da ancak ikinci dünya savaşı'ndan sonra, yani 1950'lerde tam olarak yayımlanır. anavatanı çek cumhuriyeti'nde ise daha geç tarihlerde yayımlanmış.

10 - kafka'nın sadece dostoyevski'yle değil, victor hugo ile de ortak noktası vardır. her ikisi de genelevlerin sadık müşterisi imiş. hugo'nunki kesin bilgi. hatta hugo'nun cenaze töreninde, müdavimi olduğu genelevin fahişeleri kadınlık organlarının önüne siyah kurdela takarak yürüyüş yapmış *. ama kafka'nın genelev tutkusu bir iddiadan ibaret. zira onun seks konusunda biraz takıntılı biri olduğu biliniyor.

11 - kafka, hiçbir partiye ya da örgüte üye olmamasına rağmen bilindiği kadarıyla bir sosyalisttir; hatta anarşistlere sempatisinin olduğuna dair ibareler de vardır. gençlik arkadaşı ve liseden dostu hugo bergmann’a göre genç kafka görüşlerini sergilemek için ceketinin yaka deliğinde kızıl bir karanfil taşıyordu. en yakın dostu max brod ise, kafka'nın liberter, anti-militarist ve ruhban-karşıtı toplantılara katıldığını, ama pek konuşmadığını ve bu nedenle adının "suskun"'a çıktığını belirtiyor. diğer arkadaşı gustav janouh'a göre ise kafka, en önde gelen anarşistler olan kropotkin, bakunin ve proudhon'u pek severek okumuş, görüşlerini mantıklı bulmuş ve hatta üyesi olmamakla birlikte çeşitli anarşist grupların toplantılarına katılmıştı.

12 - kafka gibi bir adamın düşleri de normal olması beklenmezdi tabi. işte bazı ilginç düşleri:

- babasıyla ilgili gördüğü düşte, düş süresince insan dışkılarına bakar durur.
- yine babasıyla ilgili bir başka düşü kafka'nın ağzından aktaralım: "babamın adeta kuş gibi çevik adımlarla çıkmaya başladığı hayli dik bir duvar yükseliyor, duvarı çıkarken babamın bacakları adeta havada uçuyordu [... ] yukarıya ancak büyük bir zahmetle, emekleyerek, altımdaki duvar gittikçe daha da dikleşiyormuş gibi sık sık geriye kayarak tırmanabildim. sonra işin tatsız yanı, duvarın insan pisliğiyle dolu olmasıydı, yumak yumak topaklar üstüme yapışıp kalıyordu." yani bu rüyada da baba-dışkı kavramları örtüştürülüyor.
-milena ile ilgili bir düşü de yine kendi dilinden verelim: "yan yana oturuyoruz... sen itiyorsun beni, ama kızmadan, gülerek”...bu rüya, kafka-milena ilişkisini az çok bilenler için onların ilişkisinin özeti niteliğindedir.

13 - kafka'nın felice, milena ve dora olmak üzere üç ciddi ilişkisi olmuştur. ilk aşkı felice ile çalkantılı bir ilişkisi olmuş; onunla iki kere nişanlanmış ama bir türlü evlenememiştir. sonrasında evli bir kadın olan milena ile mektuplaşmaya başlamış ve bu mektuplaşma yıllar sürmüştür. son olarak ise bir bebek bakıcısı olan polonyalı dora ile nişanlanmıştır. dora ile birliktelikleri kafka'nın ölümüyle son bulmuştur.

Milena & Kafka
14 - ancak kafka'nın ölümünden sonra, gizli ilişkileri hakkında ortaya çok fena bir iddia atılmıştır. iddiayı dile getiren ise iki kere nişanlandığı kız arkadaşı felice'nin en yakın arkadaşı grete bloch'tur. kafka ve bloch'un uzun süre mektuplaştığı bir gerçek. ancak grete'ye göre, ilişkileri mektuplaşmanın çok ötesinde. kafka öldükten sonra, grete ondan bir çocuğu olduğu iddiasıyla edebiyat ve sanat dünyasını sarsmış. kafka gibi çekingen bir adamın, en yakın iki kız arkadaşı birden idare etmesi ve hatta birisinden çocuk sahibi olması, takdir edersiniz ki inanılması zor bir iddiadır. gerçi, bloch'un iddia ettiği çocuğu daha 1921'de ölmüş (yani kafka'dan da önce) ve üstelik kafka'nın bu çocuktan haberi bile olmamış. haliyle bu iddia ispatlanamadı ama ilişki yaşadıkları kuvvetle muhtemel. bu arada, kafka'nın çoğu yakını gibi (üç kızkardeşi, sevgilisi milena vb) grete de naziler tarafından kamplarda öldürülmüş.

15 - kafka'nın dora ile ilişkisi gayet ciddiydi. hatta birlikte filistin'e yerleşip bir restoran açmayı bile düşünmüşler. iddialara göre, birlikte açacakları bu restoranda dora aşçı olacaktı, kafka ise baş garson! ancak kafka'nın verem nedeniyle ölmesi planlarını gerçekleştirmelerine engel olmuştur.

16 - milena ile olan ilişkisi en sarsıcı ve derin olanıydı. milena, kafka'nın yapıtlarını çek diline çeviren kadındı. ama şüphesiz, kafka gibi bir dahinin aşık olduğu kadın bundan ibaret değildi. milena bir çevirmen, gazeteci, köşe yazarı, varoluşçu felsefeye inanan bir entelektüel ve anarşist ruhlu aktivist biridir. aynı zamanda onlarca kişiyi gestapo'nun elinden kurtaran bir kahramandır *. kafka ve milena, bu çeviriler vesilesiyle mektuplaşmaya başladılar. sonra bu mektuplaşmalar giderek aşka dönüştü. ama milena evli bir kadındı ve bu da aşklarını imkansız kılıyordu. üstelik milena ve kafka farklı şehirlerde yaşıyordu. işte bu umutsuz durum kafka'yı ciddi anlamda yıprattı. milena ve kafka, sadece üç kere buluşabildiler. zaten üçüncüsü kafka'nın mezarı başındaydı. zira milena'nın, kafka'nın ölümünden sonra mezarı başında günlerce beklediği iddia edilir. milena, onlarca kişiyi nazilerin elinden kurtarmasına rağmen kendisini kurtaramamış ve savaşın bitimine sadece bir yıl kala, 1944 yılında toplama kamplarında katledilmiştir. ama tarih, böylesi dolu dolu yaşayan kadın hakkında sadece "kafka'nın yasak aşkı" olarak bahseder.

17 - şato adlı romanında, kimisi bürokrasinin ve büyük çoğunluk ise tanrının simgeleştirildiğini düşünür. ama başta felix guattari ve bruno shulz olmak üzere birçok kişi, bu romanın aslında milena olan ilişkisini simgelediğini iddia eder. kafka'nın milena ile olan ilişkisinin etkisinde böyle bir eser yazdığını düşünürler. bence bu iddialarda haklılık payı da mevcut. çünkü kafka da milena'ya bir türlü ulaşamaz.

18 - evet, kafka belki en çok milena'yı sevmişti; ama tüm hayatı boyunca onu darmadağın eden olay, felice ile ikinci kez nişanı bozmasıymış. ikilinin daha önce iki kere nişanlandığını söylemiştik. işte bu ikinci nişanlılık döneminde, 1917 aralık ayının sonunda iki nişanlı prag’da kesin olarak ayrılırlar. felice berlin’den, kafka da zürih’ten gelip prag’da buluşmuşlardır. 27 aralık'ta ayrılırlar ve felice geri döner. felice'nin ayrılışından hemen sonra kafka, dostu max brod’un bürosuna gider. brod şöyle anlatır bu olayı: "az önce trene kadar geçirmişti f.’yi. yüzü bembeyaz, sert ve gerilmişti. birdenbire ağlamaya başladı. bu onu ağlarken ilk görüşümdü. hiçbir zaman unutmayacağım bu sahneyi, yaşadıklarım arasında en korkunçlarından biridir bu sahne. çalıştığımız yer, toz toprak içinde, iğrenç mi iğrenç, kişisellik izi taşımayan resmi bir yerdi... kafka doğru bana, çalıştığım odaya gelmişti, mesai saatiydi. masamın yanında dilekçe sahipleri, emekliler, haklarında bir şikayet bulunan kişiler için konulmuş olan küçük koltuğa çöküverdi. ve hüngür hüngür ağladı orada. hıçkıra hıçkıra. 'böyle bir şeyin olması, ne korkunç değil mi?' dedi. yanaklarından süzülen gözyaşlarının ardı arkası kesilmiyordu; onu asla bir daha böylesine umarsız, böylesine kendini dağıtmış bir halde görmedim." kafka ise günlüğüne, "duygusuzun tekiyim ben... öyle bir haksızlık yaptım ki, bu yüzden zavallı kız işkence çekiyor, işkence aletini kullanan da benim" şeklinde bir not düşer.

19 - kafka ile ilgili filmler, kitaplarından uyarlamalar, belgeseller:

- şato : avrupa sinemasının yüz akı yönetmenlerinden olan haneke'nin şato romanını birebir uyarlaması. filmle ilgili kısa bir değerlendirme #23160796

- kafka: steven soderbergh'ten muhteşem bir film. kafka'nın özellikle şato adlı romanı ve hayatının iç içe aktarıldığı bir biyografi. kafka'yı canlandıran jeremy irons olağanüstü.

- dava - the trial : sinemanın en önemli yönetmenlerinden orson welles'ten estetik bir kafka uyarlaması. gerçi filmi çok da beğendiğim söylenemez ama sadece kafka ve welles gibi iki dahi bir araya gelirse nasıl bir iş çıkarın yanıtı için bile izlenir.

brazil: aslında direkt bir kafka uyarlaması ya da biyografisi değil. hatta filmde kafka ile ilgili tek bir sözcük dahi geçmiyor. ancak bu film, kafka romanlarının atmosferini en iyi yansıttığını düşündüğüm sahneler içeriyor. sanırım kafka yaşayıp ta bu filmi izleseydi, bence başucu filmi bile yapardı. kafka bürokrasisinin daha iyi anlatıldığı bir başka film hatırlamıyorum. bir terry gilliam filmi.

- franz kafka müzesi: kafkaesk atmosferin oldukça başarılı yansıtıldığı sıradışı bir müze. öyle bir müzedir ki, tarifi hakikaten de zor. prag'a yolu düşenlerin mutlaka uğramasını tavsiye ederim. ayrıca: #14933890

- belgesel: kentler ve gölgeler - prag

- animasyon: https://www.youtube.com/watch?v=d5g7hxznyro

 

 (bir köy hekimi öyküsü uyarlaması)

 

- 20- kafka'nın milena'ya yazdığı mektuplar, edebiyat tarihinin en önemli hazinelerinden biri sayılır. şimdi aşağıya paylaşacağım cümlelerin daha da anlamlı olabilmesi için, milena ve kafka'nın farklı şehirlerde yaşadıklarını; üstelik milena'nın evli bir kadın olduğunu hatırlamakta fayda var. işte uzak mesafe ilişkisi, imkansız aşk ve aşkın bizatihi kendisi üstüne yazılmış en dokunaklı cümleler:

- "ah milena! denize düşmüşüz sanki, elimizde olmadan oradan oraya sürükleniyoruz. boğulmuyorsak, bu da kötülük olsun diyedir"

- "bak milena, seni çok seviyorum diyorum ama sanırım gerçek sevgi bu değil; sen bir bıçaksın ve ben de o bıçakla durmadan içimi deşiyorum dersem belki gerçek sevgiyi anlatmış olurum."

- "sanki haftalar boyunca ara vermeksizin bir çiviyi taşa çakmakla görevliymişim gibi... üstelik işçi de benim çivi de."

- "gelme. bir gün gerçekten ihtiyacım olduğunda ve senden gelmeni istediğimde, hemen geleceğin umudu kalsın bende. ama şimdi gelmesen daha iyi, çünkü yine gitmek zorunda kalacaksın"

- "yanımda yürüyordun milena. düşünsene, yanımda yürümüştün! " * * *

- "evet seviyorum seni anlayışı kıt kız, için rahat etti mi? koca deniz, dibindeki küçücük taşı nasıl sararsa, benim de sevgim öylesine yığılıyor senin üstüne. tanrı isterse, bir gün o küçük taş ben olurum"

- ''ve şimdi milena sen de bana sırt çeviriyorsun! bu uzun sürmez biliyorum; ama bak, insan kalbi atmadan uzun süre dayanamaz ve sen sırt çevirdiğin sürece o kalp nasıl atar!''

- "ve sen gelmiyorsun, çünkü gelmeye kendin ihtiyaç duyana kadar bekliyorsun."

Sevdiğim Yazar olan Franz Kafka`nın günümüzde yaşamasını isterdim doğrusu neden derseniz toplumun şu içinden çıkılmaz halini anlatacak onlarca kelimeleri kendi ağzından duymak isterdim.Günlüklerini ve mektuplarnı bir çok hikaye betimlemelerini anlatmasını isterdim.Hemen hemen tüm eserleri yanlandı diyemeyiz zira zor şartlar altında yeni yayınlanan bir çok eserleri var.

Belki kafka günlüklerini ve özel yaşantısının yaynlanmasını kitaplaştırılmasını istemezdi.Günlük alıntılarını ve defterlerindeki yazımlarını yayınlamak yerine hikayelerini yayınlardı.Hala kafka`yı anlayamazdık ki kafka babasınan insanlardan herkesten herşeyden uzaklaşmak istiyordu.

 

Hamam böceğine dönüşen Gregor Samsa'nın yaratıcısı Franz Kafka, bundan tam 131 yıl önce doğdu. Çoğu kişinin hayata bakışını mısraları ve ortaya koyduğu hayal gücüyle değiştiren Kafka, günümüzde bir sembol isim. Peki onun hakkında ne biliyoruz? İşte size 7 Maddede Kafka hakkında bilinmeyenler!

Haber: Naz Vardar / Arşivi

Hepimizin bir şekilde duyduğu ya da okuduğu “Dönüşüm” Kafka’yı en yenilikçi yazarlar arasına sokan kitaplarından sadece bir tanesi. Başkalaşma, yalnızlık ve otoriter baskıcılık hakkında yazdığı bütün o hikâyelerin nereden geldiğini, neleri sembolize ettiğini, kimi anlattığını ya da kendinden mi bahsettiğini hepimiz merak etmişizdir. Bakalım tarzından dolayı ismi bile sıfat haline gelmiş yazarın hayatından “Kafkaesk”in anlamına dair ipuçları bulabilecek misiniz?

Kafka orada doğduğu için mi Prag o kadar Kafkaesk, yoksa Prag’da yaşadığı için mi Kafka Kafka oldu?

 

Prag’ta Yahudi bir aileye doğan ve 31 yaşına kadar baba evinde yaşayan Kafka direk bahsetmese de çoğu öyküsünde Prag’ın atmosferinden etkilenmişti. İkisini bebekken kaybettiği, üçünün de İkinci Dünya Savaşı’nda toplama kampında kaybolduğu kardeşlerinin en büyüğüydü.

Kafka ne zaman yazmaya başladı?

 

Kafka küçük yaştan beri yazmaya ve hikâye anlatmaya çok hevesliydi. Anne, babasının doğum gününde onlar için piyesler yazıp kardeşleriyle birlikte sunarlardı. Bütün hayatını yazarak geçirdi ama sadece çok az kitabını yaşarken yayınlattı.

Kafka’nın kara kutusu kimdi?

Kafkaesk sıfatını türettirecek bütün kitaplarını ölmeden önce en yakın arkadaşı Max Brod’a vererek “Son isteğim, arkamda bıraktığım her şeyin okunmadan yakılmasıdır” mesajını bıraktı. Max, belki arkadaşına ihanet etti ama insanlık için çok büyük bir adım atarak Kafka’nın çoğu kitabını yayınlattı. Yoksa Amerika, Kale ve Dava romanları şuan çoktan doğaya karışmış olabilirdi.

Kafka’yı kimler okuyordu?

 

Kafka, Dava romanının el yazmasının 1988 yılında bir gün yaklaşık 2 milyon dolara satılacağını duysa daha çok depresyona girebilirdi. Değeri ancak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra anlanan Kafka’nın öldüğünde çok küçük bir okur kitlesi vardı.

Kafka’nın babasıyla ilişkileri nasıldı?

Edebiyata olan ilgisini desteklemeyen otoriter babasıyla zor ve karmaşık bir ilişkisi vardı. İlişkileri çoğu eserinin ilham kaynağı olsa da 36 yaşında babasına yazdığı 100’den fazla sayfalık mektup bile ilişkilerini tamamen açıklamaya yetmemişti. “Sevgili babacığım, bir keresinde senden neden korktuğumu sormuştun. Her zamanki gibi nasıl cevap vereceğimi bilememiştim çünkü hem senden korktuğumdan hem de bu korkunun çok detaylı olmasından konuşurken yarısını bile bir araya getiremeyecektim.”

Kafka’nın kadınlarla arası nasıldı?

Sözcüklerle arası iyi olsa da kadınlarla ilişkilerinde aynı şey söylenemez. Kendine güvensizliği, nevrotik davranışları ve yakınlıktan korkar halleri onu ciddi ilişkilerden uzaklaştırdı. Üç kere nişanlandı hem de ikisinde aynı kadınla ama yine de şansı yaver gitmedi ve hiç evlenemedi.

Kafka nasıl öldü?

Tüberküloza yakalanmadan önce bile hep sağlık sorunlarıyla uğraştı: depresyon, migren, uykusuzluk, anksiyete. 1924’te durumu ağırlaştığında boğazındaki acı nedeniyle hiçbir şekilde yemek yiyemiyordu ve 3 Haziran’da açlıktan öldü.

FRANZ KAFKA’NIN GİZLİ HAYATI

Franz Kafka, soyadı sıfata dönüşmüş büyük bir yazardır. Neden büyük bir yazar olarak anılıyor Kafka? Çünkü kabusumsu roman ve öykülerle bir çağın, bir toplumun ve evrensel bir yabancılaşma ve çaresizlik duygusunun nabzını çok iyi tuttu. Bizde Kafka’nın nabzını tutalım öyleyse.

Franz Kafka’nın baskıcı bir babası olduğunu ‘Babaya Mektup’ kitabından da bilirsiniz. Kafka’nın tek talihsizliği babası değildi. Kafka çalışma saatleri çok yoğun, çalışma koşulları ise boğucu olan bir işe sahipti. Kendisi gibi yazar olan yakın arkadaşı Max Brod’a yazdığı bir mektubunda şöyle diyordu:

“Ne kadar meşgul olduğumu hayal edemezsin… İnsanlar sarhoşlarmış gibi iskelelerin üstünden makinelerin içine yuvarlanıyor, tüm payandalar devriliyor, yapay setler çöküyor, tüm merdivenler kayıyor, yukarı konan her şey aşağı iniveriyor, aşağı inen her şey birinin ayağına takılıyor. Üstelik seramik fabrikalarında ellerinde dağ gibi çanak çömlekle harala gürele merdivenlerden inip çıkan genç kızlar da başımı ağrıtıyor.”

KAFKA’NIN AŞKLARI

Kafka aşk hayatında gerçek mutluluğu yakaladı mı bilinmez ama Kafka’nın aşklarının hiçbirinin evlilikle neticelenmediğini biliyoruz. Kafka hayatı boyunca iki kez nişan bozarak evliliğin eşiğinden döndü.

Yazar düzenli olarak Prag genelevlerine gidiyor, ayrıca barmen kızlar, garsonlar ve satış elemanlarıyla tek gecelik ilişkiler yaşıyordu. Ama seksten çok zevk aldığı söylenemez. Kafka seksten tiksiniyordu ve teşhisi konmuş bir Meryem Ana /Fahişe kompleksinden muzdaripti. Karşısına çıkan kadını ya bakire ya da sürtük olarak görüyor ve fiziksel tatminin ardından onlarla hiçbir alıp vereceği olmamasını tercih ediyordu.

Kafka bu düşüncelerine rağmen uzun dönemli ilişkiler de yaşadı. Ancak o kadınlar ile cinsel ilişki yaşayıp yaşamadığı bilinmiyor. Kafka fiziksel olarak zayıftı ama bu durumunu kadınları etkilemek için kullanmayı becerebilecek kadar da zekiydi. Kafka 1912’de Berlin’de Brod’un evinde kalırken Felice Bauer isimli güzel bir kadınla tanıştı. Hanımlarda daima başarıyla sonuçlanan stratejisini takip ederek bu genç ve güzel kadına fiziksel yetersizlik duygularını döktüğü uzun mektuplar yazdı. Güzel kadın Felice, yazarın Yargı ve Dönüşüm gibi bazı büyük eserlerine ilham verdi.

VE KAFKA’DA ALDATIR

Kafka fiziksel zayıflığı ile duygu sömürüsü yaparak etkilemeyi başardığı bu güzel kadına en sonunda ne yaptı dersiniz? Kadını en yakın arkadaşı Grete Bloch ile aldattı! Bloch yıllar sonra aşk çocuğunun babasının Kafka olduğunu iddia etmiş olsa da bunu doğrulayacak kanıt yok. Felice Temmuz 1914’te Kafka’nın Sigorta Enstitüsü’ndeki bürosunda Franz’ın Grete’ye yazdığı aşk mektuplarını sesli olarak okudu ve bu kötü yüzleşme sonrasında Felice-Kafka ilişkisi nihayete erdi.

Grete Bloch olayından sonra hala uslanmayan Kafka yakın dostu Ernest Pollak’ın karısı Milena Jesenka Pollak ile posta yoluyla ilişki kurdu. Düşünsenize, Kafka günümüz e-posta ve sms çağında yaşasaydı nasıl bir oyunbaz olurdu. Bu ilişki 1923’te Kafka’nın ısrarıyla sona erdi. Yazar daha sonra Milena’yı Şato romanındaki karakterlerden biri için model olarak kullandı.

Kafka’nın aşk hayatı bu kadınlarla sınırlı değil tabii ki. Ama Kafka en son aşkı 1923 yılında, Yahudi çocuk kampında tanıştığı yuva öğretmeni Dora Dymant ile yaşadı. Kafka’nın yarı yaşında olan Dora, hayatının son yıllarına kadar tüberküloz olan yazara baktı. İki sevgili Filistin’e göç edip bir restoran işletmeyi planlıyorlardı. Dora restoranda şef, Kafka ise başgarson olacaktı. Tüm bu planlar Kafka’nın 1924’teki ölümüyle yarım kaldı.

KOCAKARI DİYETLERİ

Kafka ne yazık ki erken yaşta vefat etti. Aslında arkadaşları bu duruma hiç şaşırmadılar. Çünkü Kafka tam bir hastalık hastasıydı. Hayatı boyunca migrenden, uykusuzluktan, kabızlıktan, nefes darlığından, romatizmadan, çıbandan, lekeli ciltten, saç dökülmesinden, göz bozukluğundan, daimi halsizlikten, kimi hayali kimi gerçek birçok rahatsızlıktan yakınıyordu.

Sıska olan ve zayıf kaslarından utanan Kafka, Franz Danimarkalı fitness hocası Jens Peter Müller’in talimatıyla açık bir pencerenin önünde vücut egzersizleri yapıyordu. Kendini beğenmeyen yazar ayrıca kocakarı diyetlerinin müdavimi oldu. “Tabiat çiğnemeyenleri cezalandıracak” sözüne yürekten inanan Kafka her lokmasını en az kırk beş kere çiğniyordu.

Kafka’nın günlüğünden öğrendiğimize göre yazar her lokmayı öyle bir geviş getirir gibi çiğniyordu ki babası bu çiğnemelerden tiksindiği için yemek masasında gazetenin arkasına saklanıyordu. Dedesi koşer kasabı olan Kafka sıkı bir vejetaryendi. Bir gün bir akvaryumdaki balığı hayranlıkla izleyen Kafka, “Şimdi sana daha bir iç huzurla bakabiliyorum çünkü artık seni yemiyorum!” dedi.

Franz Kafka 1908’de Prag’daki İşçi Sigortası Enstitüsü’nde iş buldu. Sabah sekiz, dokuzdan öğleden sonra iki, üçe kadar ofiste çalışmayı gerektiren, herkesin gıpta ettiği “tek vardiya” sisteminde olduğu için şanslıydı.

Her ne kadar bu durum, uzun saatler çalışmasını ve sık sık mesaiye kalmasını gerektiren farklı bir sigorta şirketindeki önceki işine nazaran gayet önemli bir iyileşmeyse de, Kafka yine de kendini engellenmiş hissediyordu; sıkış tepiş bir apartman dairesinde ailesiyle birlikte yaşıyordu ve yazmak için gereken dikkati ancak gece geç saatlerde, herkes uykudayken topluyordu.

Kafka’nın 1912’de Felice Bauer’e yazdığı gibi, “zaman kısa, direncim sınırlı, ofis kabus gibi, evim gürültülü ve şayet keyifli, basit bir hayat mümkün değilse insan ustaca manevralarla kendine yer açmak zorunda kalıyor” Aynı mektupta, programını şöyle tarif ediyordu:

 

Sabah sekizden iki ya da iki buçuğa kadar ofisteyim, ardından üç, üç buçuğa kadar öğle yemeğine çıkıyorum, daha sonra akşam yedi buçuğa kadar uyumak üzere yatağa geçiyorum. (genellikle sadece uyumaya çabalıyorum; çünkü bütün hafta rüyamda Karadağlıları gördüm, hem de başımı ağrıtacak kadar net bir biçimde; karmakarışık giyimlerinin her bir detayı açık seçik görülüyordu); ardından, henüz çıplakken pencereyi açıp on dakika egzersiz yapıyorum, sonra bir saat yürüyorum, bazen Max’la veya başka bir arkadaşla. Sonra ailemle akşam yemeği yiyorum (üç kız kardeşim var, biri evli, diğeri nişanlı, diğerlerine duyduğum sevginin az olduğunu sanma, ama en sevdiğim bekar olanı); ardından akşam on buçukta (ama çoğu kez on bir buçuktan önce olmuyor) yazmaya oturuyorum ve gücüme, niyetime ve şansıma bağlı olarak, gece bir, iki ya da üçe kadar çalışıyorum, hatta bir defasında sabah altıya kadar sürmüştü. Daha sonra yine yukarıda bahsettiğim gibi egzersiz yapıyorum, ama elbette kendimi fazla yormadan; yıkanıyorum ve sonra da genelde kalbimde hafif bir ağrı ve mide kaslarımda seğirmelerle yatağa gidiyorum. Sonra uyuyabilmek için akla hayale gelebilecek her türlü çabayı gösteriyorum. Aslında imkansızı başarmaya çalışıyorum, çünkü insan aynı zamanda hem işini düşünüp hem de uyuyamaz. Hele ki bir yandan da kesinlikle cevabı olmayan tek soruyu, yani ertesi gün senden bir mektup gelip gelmeyeceğini ve gelirse ne zaman geleceğini tam olarak çözmeye çalışırsa.

GECE İKİ KISIMDAN OLUŞUYOR

Demem o ki, gece iki kısımdan oluşuyor;biri uyanık diğeri uykusuz ve bunun uzun uzadıya anlatacak olsam, sen dinlemeye hazır olsan bile asla sonunu getiremem. Bu yüzden, ertesi sabah ofiste, kalan azıcık gücümle çalışmaya başlayabilmem şaşırtıcı oluyor. Daktilografımın yanına gitmek için geçtiğim koridorların birinde duran, dosyaları ve evrakı taşımak için kullanılan tabuta benzer servis arabasının yanından her geçtiğimde, onun benim için yapıldığını ve beni beklediğini hissediyorum.

Kafka nadir dışarı çıkardı.Odasındaki tüm ışıkları kapatır tek bir ışık masasının yanındaki ışığı yakar orada yazardı.Sezssizliği çok sever geceleri bazen sokağa çıkar daktilosu yanında olmadığı zaman defterine yazardı.Pragtan çıkmayı sevmez ancak pragtan da kaçmak isterdi.Zira uzaklaşmak isterdi.Bazen Almanya ve Avusturya seyehatleri dışında pek pragtan çıkmaz istemezdi.Ancak çokta gitmek isterdi.Babasından hoşlanmaz babasının baskıcı tutumunu günlüğünde eleştirirdi.Yazdıkları muhakkak babasının korkusuna göre yazılmıştır.Babasına mesafeliydi.Çünkü babası otoriter egoistti.Buda kafka için çok sıkıcı idi.Günlük çalışma saatleri dışında sürekli olarak herkesin yatttığı saatte yazar.Herkes uyandığı zaman yazmayı bırakırdı.Çünkü yazdıklarının görünmemesi için çok uğraşırdı.Mesala gizli ve kilitli bir kasa gibi bir dolabı vardı.Burda tüm eserleri müsveddeleri bulunuyordu.

Kafka üzerindeki derin araştırmalar yapıldığında yaşadığı toplumsal baskılar kafka`yı yanlızlaştırmıştı.Kafka bir Yahudi idi.Prag ise alman slav karmaşıklığın içinde Yahudilik üzerinde bir yan etkileşimler söz konusu idi.Bu yüzden kafka Yahudiliğini ön plana çıkarmak yerine tam tersine alman ırkına mensub olduğunu kanıtlayacak şekilde lisanlar kültür formatları inceliyordu.Yahudi üzerinde duran bir toplumda dışlanan hor görülen bir çok insanlar arasında yer alan kafka çekler tarafından hor görülüyordu.Çünkü alman olamazdı.Çekçe konuştuğunda ise tam tersine almanlar tarafından dışlanıyor hor görülüyordu.Kafka yaşadığı dönemde nazizim anlayışı yükşelişte idi ve Yahudiler üzerinde çok etki kurulardı.Yanlızlık ve çaresizlik üzerine kurulu dünyada parçalanmaya yüz tutmuş bir millettir.Yahudilik inancı taşıyan her kişi fişlenen kişilerdi.Çok iyi Yahudilerde vardı çok kötü olanda ancak kurunun yanında yaş da yanması gibi kafka umutsuzluk içinde yaşamını sürdürmek zorunda idi.Yoğun olarak çalışmaktan sıkılıyor.Belki uzaklaşıp sessiz bir yerde kalmak istiyordu.Babasına ait olan güvensizlikten annesini koruyor annesini babasının hışmından kurtarmaya çalışıyor idi.Çünkü çok sevdiği değer verdiği kadınların başında gelir annesi,Belki bu yüzden uzaklaşamamamın sebebidir annesi baba figürü çok sert kaba bir insandır.Bu yüzden kafka`ya doğuştan yaratıcılık ortaya çıkıyor idi.

 


Cihelná 635/2b, 118 00 Malá Strana, Çekya
+420 257 535 373